Danıştay 15. Daire Başkanlığı

Esas No : 2013/10673

Karar No : 2017/40

İstemin Özeti :Davacı tarafından, kasko poliçesi ile sigortalı bulunan 34 DR 3239 plakalı aracın 27.08.2008 tarihinde, Çanakkale İli, Ezine İlçesi, Geyikli Köyü, Odunluk İskelesi-Geyikli arasındaki yolda kaza yapması sonucu oluşan 30.083,25 TL’lik zararın; yoldaki çukurların bakım ve onarımını yapmayan idarenin kusurlu olduğu, onarımı yapılmayan çukur nedeniyle oluşan zararın kusurlu olan idarece tazmin edilmesi gerektiği iddia edilerek 22.10.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan dava sonucunda, Çanakkale İdare Mahkemesi’nce; Adli Tıp Kurumu’nun 23/03/2011 tarihli raporunda yol üzerinde bulunan çukurların bakım ve onarımının davalı idarece yapılmaması nedeniyle kazanın meydana gelişinde davalı idarenin %25 oranında kusurlu, toplam zararın da 37.000 TL olduğunun belirtildiği, davalı idarenin kusur oranı dikkate alınarak belirlenen 9.250,00 TL zararın, dava açma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece tazmin edilmesi, fazlaya ilişkin maddi tazminat isteminin reddi yolunda verilen kararın, davalı idare tarafından hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararın Bozulması” başlıklı 49. maddesinin 2. fıkrasında; temyiz incelemesi sonucu Danıştayın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçesindeki iddiaların incelenmesinden, temyiz istemine konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu, kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin reddine, Çanakkale İdare Mahkemesi’nin 12/05/2011 tarih ve E:2009/473, K:2011/396 sayılı kararının ONANMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/01/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

devamı

YARGITAY 13.HUKUK DAİRESİ
Esas No:2017/5836
Karar No:2017/6837
K. Tarihi:2.6.2017

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde ve davacı vekilinin talebi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Kanun Yararına bozulması istelnilmekle incelenmenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildiken sonra dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalı bankanın Kocasinan şubesinden konut kredisi kullandığını, faiz oranlarının düşmesi üzerine 14.02.2013 tarihinde krediyi yapılandırdığını, yapılandırma işlemi sırasında kendisinden 744,37 TL ücret alındığını, bunun tahsili için Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’ne müracaat ettiğini, ancak talebinin reddedildiğini ileri sürerek, Melikgazi Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’nin 11.11.2013 tarih 2013/3211 sayılı kararının itirazen iptaline, yapılandırma işlemi sırasında kendisinde alınan 744,37 TL’nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş; hüküm temyiz edilmeksizin kesinleşmiş, davacı vekilinin talebi üzerine karar Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca kanun yararına bozulması istemi ile temyiz edilmiştir.
Davacı eldeki dava ile, yapılandırma masrafı olarak alınan bedelin tahsiline yönelik talebinin reddine dair Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararının itirazen iptalini istemiş; mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4077 sayılı kanunun 10/B maddesinde, “Tüketici, konut finansmanı kuruluşuna borçlandığı toplam miktarı önceden ödeyebileceği gibi aynı zamanda bir ya da birden çok ödemeyi vadesinden önce yapabilir. Faiz oranının sabit olarak belirlenmesi halinde, sözleşmede yer verilmek suretiyle, bir ya da birden fazla ödemenin vadesinden önce yapılması durumunda konut finansmanı kuruluşu tarafından tüketiciden erken ödeme ücreti talep edilebilir. Erken ödeme ücreti gerekli faiz indirimi yapılarak hesaplanan ve tüketici tarafından konut finansmanı kuruluşuna erken ödenen tutarın yüzde ikisini geçemez. Oranların değişken olarak belirlenmesi halinde tüketiciden erken ödeme ücreti talep edilemez hükmü yer almaktadır. Bu kapsamda, dosya ele alındığında, Dairenin geri çevirme işlemi ile dosyaya kazandırılan, davalı bankanın 27.01.2017 tarihli cevabi yazısı ve ekindeki 26.06.2013 tarihli davacıya ait dilekçeden, davacının 14.02.2013 tarihinde kullandığı krediyi yapılandırdığı, yapılandırma işlemi nedeniyle davalı banka tarafından 744,37 TL erken ödeme cezası altında tahsilat yapıldığı anlaşılmaktadır. Bankanın ancak, zorunlu, makul ve belgeli masrafları tüketiciden isteyebileceğinin kabulü düşünüldüğünde, 744,37 TL erken ödeme cezası adı altında alınan bedelin davacıya iadesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozulması gerekir. Açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma talebinin kabulü gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile, … 1. Tüketici Mahkemesi’nin 2013/3233 E. 2014/2643 K. Sayılı kararının sonuca etkili olmamak üzere kanun yararına BOZULMASINA, 02/06/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

devamı

ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 9. H.D 2017/483 E. 2017/500 K. 21.3.2017 T

 Özet: Davacının 15 yıl sigortalılık süresi ve 3600 prim ödeme gün sayısı şartlarını yerine getirdiğinin belirtildiği, davacının kendi özel durumlarından dolayı ayrılmak istediğini belirten istifa dilekçesini işverene sunduğu, işten ayrılış tarihinin istifa dilekçe tarihi öncesi olduğu, çalışma süresi ile istifa dilekçesi içeriği dikkate alındığından sebepsiz yere iş yerinden işçilik hak ve alacaklarını almadan ayrılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, kıdem tazminatının ödenmemesi üzerine ihtarname ile kıdem tazminatının ödenmesini ihtar ettiği, davacının 15 yıl ve 3600 gün sigortalılık süresini doldurduğu, yaş koşulu dışında emekliliğe hak kazandığı, Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yüzünden yasaya aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekir.

devamı

 

T.C.

Yargıtay

11.Hukuk Dairesi

Esas No:2014/11583

Karar No:2014/18928

3.Tarihi:03.12.2014

BANKADAN KAPATILMASI TALEP EDİLEN VADESİZ HESABIN KAPATILMAYARAK BİLDİRİM VE HESAP İŞLETİM ÜCRETİ ALINMASI

Özet:

Davacı, davalı banka nezdindeki vadesiz hesabından 04/12/2011 tarihinden 07/11/2012 tarihine kadar “hesap özeti ücreti” ve “hesap işletim ücreti” tahsil edildiğini, bu kesintinin haksız olduğunu ileri sürerek, 341,29 TL’nin istirdadı isteminde bulunmuş, mahkemece bu talebin reddine karar verilmiş ise de; itibar edilen bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere, 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 2/10. maddesi uyarınca; davacının çekle işleyen vadesiz mevduat hesabının kapatılmasını yazılı olarak talep etmesi, vadesiz hesabın kapatılması için yeterli olup; iade edilmemiş çeklerin bulunması çekle işleyen vadesiz hesabın kapatılmasına engel teşkil etmemektedir. Bu durum karşısında; davacının, davalıdan hesabın kapatılmasını ilk talep ettiği tarih olan 03/09/2012 tarihinden itibaren bankanın hesabı kapatmayarak, “hesap özeti ücreti” ve “hesap işletim ücreti” adı altında yaptığı kesinti haksız olup, mahkemece, davacının bankadan ilk talep tarihi ile bu davada iade talebine konu ettiği 07/12/2012 tarihleri arasındaki haksız kesinti tutarının belirlenerek davacıya iadesine karar verilmesi gerekir

devamı

T.C YARGITAY

2.HUKUK DAİRESİ

2014/18777 E.

2015/3245 K.

ANLAŞMALI BOŞANMADAN VAZGEÇİLMESİ

ÖZET: Anlaşmalı boşanma kararı verilip de, kesinleşme gerçekleşmeden taraflardan birinin o kararı temyiz etmesi halinde; anlaşmalı boşanma isteğinden rücu edildiği dikkate alınarak davaya “çekişmeli boşanma” davası olarak devam edilmelidir.

devamı

T.C YARGITAY

7.HUKUK DAİRESİ

2014/2989 E.

2014/9907 K.

İŞVERENİN KAMU KURULUŞU OLMASI DURUMDA KAYITLARININ RESMİ KAYIT OLDUĞU KABUL EDİLDİĞİNDEN HESAPLAMALARDA HAKKANİYET İNDİRİMİ YAPILAMAZ.

ÖZET: Davalı resmi bir kurum olup tuttuğu kayıtlara itibar edilmesi gerektiği gibi davacı, davalının tuttuğu bu resmi kayıtların aksini ispata yarayan delil ibraz etmemiştir. Bu nedenle davacının davalı nezdinde kaç gün çalıştığı SGK kayıtları ve bu puantajlara göre belirlenmeli, fazla mesai süresi ve ücreti de bunlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Davacının hafta tatilleri ile milli bayram ve genel tatil ücret talebine gelince; gerek davacı gerek davalı tanıklarının anlatımlarından davacının işi olunca ki- bu iş temsil ya da prova olması olarak belirtilmiştir- hafta tatillerinde, milli bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı, çalışmalarının aynen puantajlara yansıtıldığı anlaşılmaktadır. bu itibarla davacının tıpkı fazla mesaide olduğu gibi, hafta tatilinde bir hafta kesintisiz 6 gün çalışması halinde hafta tatiline hak kazanacağı dikkate alınarak hafta tatili; yine puantajlara göre çalıştığı milli bayram ve genel tatil günleri tespit edilerek mili bayram ve genel tatil ücreti hesaplanmalı, kayda dayanarak hesap edilecek hafta tatili ile milli bayram ve genel tatil ücretinden hakkaniyet indirimi yapılmamalı; bozma ile davalı yararına oluşan kazanılmış haklar ihlal edilmeden alacaklar hüküm altına alınmalıdır. Bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi hatalıdır.

devamı

T.C YARGITAY

13.HUKUK DAİRESİ

2014/26162 E.

2015/2064 K.

TAŞINMAZIN MÜLKİYETİ İLE İLGİLİ OLMAYAN, EKSİK VE AYIP İŞ BEDELİ İSTENEN DAVADA TÜKETİCİNİN YERLEŞİM YERİ MAHKEMESİ YETKİLİDİR.

ÖZET: Davacı, satın aldığı villanın sözleşmeye ve broşürlere uymadığı, ortak alanlarda eksik ve ayıplı imalatlar olduğunu iddia ederek eksik ve ayıplı iş bedellerinin tahsili talebinde bulunmuştur. Taşınmazın mülkiyeti ile ilgili olmayan ayıp ve eksik iş bedellerinin istendiği davalarda yetkili mahkeme tüketicinin yerleşim yeri mahkemesidir. Açıklanan nedenler dikkate alınmaksızın, yerel mahkemece yazılı gerekçelerle yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

devamı

Term sheet, girişim sermayesi yatırımı almaya hazırlanan bir girişim şirketinin muhatap olduğu ilk ciddi belgedir. Bu belge, yatırım arayan girişim şirketine yatırımcı tarafından verilmiş bir niyet mektubu olup iki taraf arasında geçerli olması önerilen yatırım şartlarını özetler.

Asıl sözleşmelerden önce term sheet üzerinden müzakere etmek, yüksek maliyetli hukuk masrafları yapmadan önce tarafları yatırım işleminin özünüteşkil eden ticari şartlarda anlaşmaya odaklar.

Bu niyet mektubunu ilk kez masaya koyan taraf çoğu zaman yatırımcılardır. Bu sebeple girişimci her daim yatırımcı tarafından sunulan ve yatırımcı lehine düzenlenmiş ilk taslaktan geriye doğru giderek pazarlık etmeye çalışır.

Bu pazarlığın akıllıca yapılması çok önemlidir. Zira gereksiz unsurlar üzerinde fazlaca durmak, gerekli unsurları ise -bilinçsizce- gözardı etmek süreci anlamsızca zorlaştıran ve geciktiren önemli bir sorundur.

İlk pazarlık safhasının tamamlanmasından sonra taraflar görece daha uzunasıl ve bağlayıcı sözleşmeleri akdetmek üzere müzakerelere devam ederler.

Girişim Sermayesi 101 serimizde term sheet görüşmeleri ve asıl sözleşmelerin müzakeresinden oluşan yatırım sürecinde karşılaşılabilecek karmaşık hüküm ve şartları daha iyi anlamanıza yardımcı olmayı hedefliyoruz.

Nedir?

Girişim sermayesi anlamında yatırım, girişim şirketinin kuruluş ve büyüme aşamalarında ihtiyaç duyduğu finansmanı sağlamak üzere özel sermayedarların girişim şirketine sermaye aktarmasıdır. Sermayedar, yaptığı bu yatırım karşılığında girişim şirketinde hisse sahibi veya belirli şartlar dahilinde gerçekleşmek üzere hisse sahibi olma hakkı sahibi olmayı hedefler.

Sermayedarın nihai hedefi çoğunlukla ucuza edindiği hisseleri, değer kazanmalarından sonra bir sonraki seviye yatırımcıya (Seri B yatırımcı) veya bir stratejik yatırımcıya (Google, Apple vb.) satarak şirketten çıkış yapmaktır. Hisseleri edindikleri bedel ile satarak çıktıkları bedel arasındaki fark, yatırımcının karıdır.

Term sheet esasen yukarıda bahsedilen türden bir yatırım işleminin, yani girişim şirketinin girişim sermayesi yoluyla finanse edilmesinin temel koşullarını özetleyen, ortalama 2 ila 5 sayfa arasında ve çoğu zaman bağlayıcı olmayan bir belgedir. Bu koşullar hem finansal, hem de hukuki başlıkları içerir.

Girişim sermayesi fonları (String Ventures, 500 Startups Istanbul, 212Ltd., Revo Capital ve benzeri fonlar), melek yatırımcılar, bunların bir araya gelmesi ile oluşturulmuş sendikasyonlar (yani bir melek yatırımcı ağına bağlı olmaksızın bir araya gelmiş melek yatırımcılar) veya melek yatırımcı ağları (TR Angels, BIC Angel Investments, Galata Business Angels ve benzeri ağlar) ile kurumsal yatırımcılar (Vestel, Koç, Sanko ve benzeri gruplar) genellikle asıl yatırım sözleşmelerini sunmadan önce term sheetler kullanarak yatırım yapmayı planladıkları girişim şirketleri ile müzakereleri başlatırlar.

Taraflar sunulan şartlar üzerinde bir uzlaşmaya varırsa sonraki asıl ve detaylı, yani ortalama 30 ve üzeri sayfa uzunluğundaki bağlayıcı hukuki sözleşmeler,term sheet ile anlaşılan şartlar üzerine bina edilerek hazırlanacaktır.

Yatırımcılar, bu niyet mektupları üzerinden bir girişim sermayesi yatırımının kendileri bakımından en önemli iki yönünü peşinen müzakere etmek isterler:

(1) Yatırımın finansal şartlarını (özellikle şirket değerlemesi ile sahip olmak istedikleri hissedarlık oranlarını) ve

(2) Yatırımın gerçekleşmesi ile girişim şirketi hissedarı olmalarını müteakip şirkette sahip olmak istedikleri imtiyazları (oy hakları, koruma konuları, seyrelmeme hükmü, bilgi edinme hakları, satmaya zorlama veya satın alma hakları ve diğerleri).

Her ne kadar bunu yapmak çoğu zaman aynı belgede yasaklanacak olsa da üzerine uzlaşılmış bir term sheet, bazı ihtimallerde adeta girişim şirketinin elinde bulunan bir varlık hükmü kazanır. Zira şirket, bu belge ile tescil ettiği yatırımcı ilgisini kullanarak alacağı finansmanı artırmanın yollarını arayabilir. Bu uzlaşmayı öne sürerek üçüncü kişi yatırımcılara giderek ilave finansmaniçin ikna etmeye çalışabilir.

Müzakere

Term sheet, yatırımcılar tarafından girişim şirketine, girişim şirketinin sunulan şartları kabul edeceği ümit ve varsayımı ile sunulur. Yatırımcılar tarafından aranan popüler girişim şirketleri, doğal olarak müzakere masasına oturma hakkı veya müzakerede kendi şartlarını daha çok dayatma pozisyonu elde edeceklerdir.

Alışılmış durum ise yatırımcının müzakerelerde daha güçlü olması ve şartlarının nispeten az müzakere edilebilmesidir. Fakat yine de pazar şartlarıyla orantılı olmak ve bilinçli, hükümler üzerinde bir avukat ile birlikte tam bir anlayış sağlamak kaydıyla, yatırımcı tarafından sunulan şartların pek çoğu girişimci tarafından müzakere edilebilir olarak görülmelidir.

Term sheetler genellikle ait olduğu yatırımcıya ait standart, matbu metinlerdir. Bu metin, yatırımcının strateji ve karakteristikleri doğrultusunda çokça düşünce, tecrübe, emek ve para sonucu hazırlanmış, rafine bir metindir. İstisnai durumlar hariç, girişim şirketlerinden neyi isteyip istemedikleri belirlidir. Örneğin kimi yatırımcılar yönetim kurulunda sandalye isterken, diğerleri asla istememektedir.

Geniş birikim ve tecrübeler sonucu oluşmuş metinler olmaları sebebiyle term sheet üzerinde bilinçsizce, hükümler üzerinde bir kavrayış sağlanmadan ve özellikle avukat bulunmaksızın yapılmaya çalışılacak müzakereler ya bir girişimcinin zayıflığını açığa vurma ya da yatırımcının sabrını zorlama riskini barındırmaktadır.

Term sheet hükümlerinin önemli ölçüde değiştirilmelerinin teklif edilmesi yatırımcının çalışma tarzının ve belki de bugüne kadar başarılı olduğu tarzın geçerli olmadığını ve zayıf olduğunu ima etmek gibi algılanabilir.

Girişim sermayesi yatırımcılarının da hedefinin girişim şirketini geliştirmekolduğu ve term sheet ile getirilmeye çalışılan kuralların şirketin yönetimi ve disiplini bakımından da katkı sağlayabileceği unutulmamalıdır.

Güçlü bir müzakere için yatırımcı karşısında bilgisiz veya çömez olarak değil, bir profesyonel olarak oturmak gerekir. Bu ise ancak dersini iyi çalışmak ile mümkündür.

Öte yandan girişimci de genel olarak tüm bu müzakere sürecine gelecekteki ortağı hakkında daha çok fikir sahibi olmak adına bir fırsat olarak bakmalıdır. Zira yatırımcının genel yaklaşımından veya müzakere esnasındaki duruşundan tutun, şirket üzerinde ne kadar kontrol sahibi olmak istediğine kadar taraflar birbiri hakkında pek çok izlenim edinmektedir.

Her ihtimalde, bir term sheet teslim alan girişimcinin ilk yapması gereken iş, meseleyi avukatına, hatta -varsa- girişim sermayesi yatırımları konusunda bilgili olan avukatına götürmektir. Avukatı ise -hukuk dilinden girişimcinin lisanına- gerekli tercümeyi yaparak genel olarak girişimcinin aklındaki, tahayyülündeki şartlar ile term sheet üzerinde yazan şartların aynı olup olmadığını girişimciye anlatmalıdır.

Hayallerdeki şartlar ile metindeki şartlar aynı değilse, girişimci: “X yatırımcı bize Y teklif etti ancak bizim istediğimiz Z idi, ancak vereceklerini düşünmüyoruz. Siz daha iyi bir yatırımcısınız, hem onlarda olmayan bir çok özellik sizde bulunmakta” gibi bir yaklaşıma asla girmemelidir. Zira girişim sermayesi ekosistemi çok küçüktür ve böyle bir davranışla girişimcinin ekosistemdeki itibarın kalıcı olarak zedelenmemesi işten bile değildir.

Küçük yerleşim yerlerinde olduğu gibi, küçük ekosistemimizde de itibar her şeydir. Girişimci bunu korumaya çok özen göstermeli.

Ancak belirtmek gerekir ki bir yatırımcıya sırtını dönmeksizin birden çok yatırımcıyla aynı anda müzakere etmek veya girişim şirketinin ihtiyaç duyduğu finansmanı her biri ihtiyacın bir kısmını finanse edecek şekilde birden fazla yatırımcı ile müzakere ekmekte ilişkiler konusunda dikkatli olmak kaydıyla bir sakınca yoktur.

Girişim sermayedarları ve girişim şirketi ne kadar itibarlı ve dürüst ise, asıl sözleşmelerde term sheet ile anlaşılmış metinden o kadar az sapılacaktır.

Term sheet hükümlerine tam uyularak asıl sözleşmelerin hazırlanacağı varsayımıyla bir yatırım turu yaklaşık 2 hafta ila 4 hafta arasında tamamlanabilirken, term sheet hükümlerinden önemli ölçüde sapılması halinde bu süre çok daha uzayabilmekte veya taraflar arasındaki ilişki onarılması zor biçimde zarar görebilmektedir.

devamı

Aile şirketleri ekonomide önemli bir yere sahiptir. Faaliyetteki şirketlerin yarısından fazlası aile şirketi olup, toplam istihdamın yarısından fazlası da aile şirketlerince sağlanmaktadır.

Şirketlerin faaliyetlerini verimli bir şekilde devam ettirmesinde şirket pay sahiplerinin, çalışanlarının, alacaklılarının (şirkete mal ya da hizmet tedarik edenler), müşterilerinin (şirketin mal ya da hizmet tedarik ettikleri), devletin (özellikle vergi sebebiyle) ve genel manada tüm toplumun menfaati vardır. İşletme faaliyetinin nesilden nesile aktarılması bu açıdan mühimdir.

Bu bağlamda aile şirketlerinin kendilerine has özellikleri bulunmaktadır. Bu şirketlerde aile ilişkileri ile iş ilişkileri iç içe geçmiş durumdadır. Aile ilişkilerindeki durum şirket işlerine yansımakta; şirket işlerindeki durum aile ilişkilerini etkilemektedir. Şirket içinde yaşanabilecek sorunlar, görüş ayrılıkları aile ilişkilerinin de gerilmesine sebep olmaktadır.
Aile şirketleri etrafında ortaya çıkan sorunlara bakıldığında, sorunların çoğunun şirket işlerinin gidişatı ve geleceği konusundaki görüş ayrılıklarından kaynaklandığı görülmektedir. Görüş ayrılığı oluşturabilecek hususların önceden tespiti ve bu hallerde nasıl davranılacağının önceden belirlenmesi birçok ihtilafı en baştan önleyebilecektir.

Bu kapsamda, aile şirketlerine danışmanlık hizmeti vermekle beraber, şirket faaliyetleri için uygun bir aile anayasası hazırlanması işini de yürütmekteyiz.

Bu kapsamda, aralarında şirketler hukuku, miras hukuku uzmanlarının da bulunduğu ekibimizin, aile anayasası, şirket esas sözleşmesi ve gereğinde miras sözleşmesinin hazırlanması işlerini başarıyla yürüttüğünü belirtelim.

devamı

Avrupa’da işverenlerin, iş başvurusu yapanların sosyal medya profillerini incelemesi yasaklandı. 28 Avrupa Birliği (AB) ülkesinde geçerli olan kurallara göre işverenlerin, Facebook, Instagram, Snapchat, Twitter ve LinkedIn dahil olmak üzere başvuru yapan kişilerin çevrimiçi hesaplarını kontrol etmeden önce bir feragatname imzalaması gerekiyor. Eğer feragatname kağıdı yoksa söz konusu şirket(ler) Avrupa Birliği’nin veri koruma kurallarını ihlal ediyor olabilir. Sosyal medya hesaplarından veri derlemesi yapılması ise bunun ‘gerekli ve ilgili’ olduğu zamanlarda mümkün. Dolayısıyla şirketler işe alma süreçlerini değiştirmek durumunda kalabilir.
Anketler, işverenlerin işe alımlarda sosyal medya hesaplarını daha fazla kontrol ettiklerini gösteriyor. CareerBuilder tarafından 2 bin 300’den fazla işe alım yöneticisi ve insan kaynakları (İK) uzmanı ile yapılan son ankete göre, ABD’de işverenlerin yüzde 70’inin potansiyel işçilerin sosyal medya hesaplarına baktığı ortaya çıktı. Fakat şirketlerin uyması gereken kurallar şöyle:
İşverenler, işçilerine adım sayacı gibi giyilebilir cihazlar verebilir fakat araçlardan veri toplaması yasaktır. Bununla ilgili verilere sahip olabilecek üçüncü partilerle çalışmak da yasaktır.
Şirketler, müşterilerine personelleri hakkında ayrıntılı bilgi vermemelidir. Örneğin, bir nakliye şirketi müşteriye nakliyenin yolda olduğunu söyleyebilir fakat söz konusu personelin resmini ya da adını vermemelidir.
Söz konusu sınır 2018’de
Mayıs 2018’de, drone’dan şoförsüz araçlara kadar Avrupa içinde geçerli olacak yeni bir dizi kural uygulanacak. Güncel kurallar, bireysel gizlilik haklarını ve veri paylaşımını korumak için tasarlandı. Buna uymayan şirketler, yıllık küresel satışlarının yüzde 4’ü kadar para cezasına çarptırılabilir.

devamı